Ergoterapi'nin çocuklarda ince motor beceriler üzerindeki etkileri pek çok araştırmanın konusu olmuştur, ancak Ergoterapi'nin çocuklarda kaba motor beceriler üzerindeki etkisini inceleyen çok az araştırma vardır. Ergoterapi genellikle hareket ve kaba motor becerilerinde zorluk yaşayan çocuklara erken çocukluk döneminde sunulduğundan, Ergoterapi'nin etkisine ilişkin mevcut araştırmaların çoğu, daha sonra farklı aktiviteler yoluyla motor becerilerini geliştiren benzer semptomlara sahip yetişkinlerin tanımlayıcı karşılaştırmalarına dayanmaktadır. Ergoterapi hastalarındaki semptomlar sıklıkla diğer gelişimsel bozukluklarda görülenleri yansıttığından, bazı araştırmaların tahminden çok tanımlayıcı olması şaşırtıcı değildir. Çalışmaların çoğu, Ergoterapi'nin kaba motor becerileri veya bilişsel işlevi geliştirmediğini bulmuştur, ancak bazı araştırmacılar Ergoterapi'nin oturma, ayakta durma ve çiğneme gibi belirli beceriler üzerindeki etkisini araştırmakla daha fazla ilgilenmektedir.
Ergoterapinin çocuklarda ince motor beceriler üzerindeki etkisi iki yöntemle incelenebilir. İlk olarak, terapistler bir çocuğun kol hareketinin hızını veya erişim mesafesini ölçebilir ve bunu, elinde veya her ikisinde de herhangi bir işlevsel eksiklik olmaksızın başka bir bireyin hızıyla karşılaştırabilir. İkincisi, eğitimli bakıcılar, hem üst hem de alt uzuvların koordineli hareketlerini gerektiren, kişinin başının yanında bir tekerleği döndürmek gibi görevler sağlayabilir. Duyusal bütünleme bozukluğu olan bir çocuk, kendisine oynatılan bir aksiyon videosunu izlediğinde ve bu çocuktan bir motor beceri görevine katılması istendiğinde, Ergoterapi'nin ölçülebilir bir etkisi bulunabilir.
Erken araştırmalara dayanarak, Ergoterapi'nin etkisinin neden ortaya çıkabileceğine dair bazı teoriler var. Birincisi, bozukluğun, çocuğun alanı organize etmede, nesneleri tanımlamada ve hareketli nesnelere sabit bakışı sürdürmede sorun yaşamasına neden olan anormal beyin gelişimi ile ilişkili olabileceğidir. Diğer araştırmacılar, bozukluğun, daha fazla duyusal entegrasyon sağlamak için sinirlerin zenginleştirildiği süreç olan yetersiz sayıda miyelinasyon ile ilgili olduğunu varsaydılar. Yine başka araştırmacılar kardeşler arasındaki genetik farklılıklara baktılar ve ortak bir genin bazı insanlarda duyusal entegrasyon sorunlarından sorumlu olabileceğine, ancak diğerlerine değil. Kardeşler arasında nörolojik anormallikler veya genetik farklılıklar olsun, bu çalışmalar halen yürütülmektedir ve bu tür çalışmaların sonuçlarının duyu bütünleme bozukluklarının tedavisinde kullanıma sunulması muhtemelen yıllar alacaktır.
Comments